28 Aralık 2015 Pazartesi

Suskunlar

Bir önceki İhsan Oktay Anar  kitabından tam 3 sene sonra almışım bu kitabı elime. Amat’taki terimlerin beni epeyce yorduğu aşikardı. Orada denizcilik terimleriyle karşı karşıya kalmışken Suskunlar’da da musiki terimleriyle haşır neşir olduk.

Yine çeşit çeşit hikaye dinledik. Davut ve Eflatun’un çocukluğundan itibaren hikayeleri, Asım’ın hayaletinin Sofuayyaş’a musallat olması. Asım’ın, Pereveli İskender’in, Davut’un Neva’ya olan aşkları. Doktor Rafael’in gizemli evi ve hikayeler hikayeler.

Bir aşkın nası çığ gibi bir lanet büyüterek nice ölümlere sebep olması, Konstanniye’deki 7 musiki üstadının lanetlenmesi, kahinlerin kör olması ve Batın hayat veren nefesi. Venedikli cüce bir çembola üstadı olan Alessandro Perevelli’nin esir düşerek Konstanniye’ye gelişi hikayenin temeli oluyor bi anda. Cümle cümle bunları yazıyorum ki dönüp baktığımda hatırlayabileyim. Evet hikaye tam bir yapboz, her sayfada alakasız parçaları veriliyor okurun eline ve son sayfada verilen parça eklenmeden motifin ne olduğu anlaşılmıyor.

Okuduğum beşinci Anar kitabının ardından söyleyeceğim şu ki, bitmesin Anar kitapları. Her kitabı sonlandığında daha okunacak kitabı olsun. Geriye kalan son 2 kitabı Yedinci Gün ve Galiz Kahraman’ı okumaya elim gitmeyecek bir süre biliyorum. Ama umuyorum ki devamları da gelecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder