15 Ekim 2011 Cumartesi

Efrasiyab'ın Hikayeleri

Bitip tükenmesin diye belli aralıklarla okuduğum İhsan Oktay Anar kitaplarından üçüncüsü Efrasiyab'ın Hikayeleri, ilk ikisinden biraz farklı. Anlatım, dil, aktarılanlar yine aynı şekil ancak tam bir roman değil. Ben İhsan Oktay Anar'ın kopup kopup tekrar bağlanan romanlarından sonra bu tarza yabancı kaldım biraz doğrusu.
Ölüm'ün, Cezzar Dede'nin ve bunun ötesinde arka planda işleyen yine  "Uzun İhsan Efendi"nin hikayesi. İsmi okur okumaz güldüm ve daha sonraki kitaplarda da bu isimle karşılaşacağıma emin oldum artık.
Cezzar Dede'nin canını almaya gelen Ölüm'ün, Cezzar Dedeyle sürdürdüğü hikaye anlatma oyunu ve oyunun içindeki gülümseten hikayeler. Sırf kurulan cümlelerin enfesliği için bile okumaya değer.

"...Anlaşıldığı kadarıyla bu sokakta bir düğün vardı. Davullar dangırdayıp zurnalar zırıldarken çalparalar çarpılıp dümbelekler debiliyor, tamburaların tarrakası şeşhanelerin şamatasıyla, yongarların yaygarası darbukaların dağdağasıyla yarışarak, düğün ve derneği ahenge boğuyordu..."