25 Mart 2011 Cuma

Puslu Kıtalar Atlası

Puslu Kıtalar Atlası İTÜ'de Türkçe derslerinde okutulurdu. Bazı hocalar bu kitabın okunmasını sınavda bu kitaptan sorumlu olunacağını söylerdi. Ben o hocalardan birine denk gelmemiştim. Genelde derslerde hocaların tavsiye ettiği kitaplar sıkıcı olur yani edebi olur okunması zor olur diye bu kitaba da bir önyargım vardı ama ne kadar da yanılmışım. Bu kitabı okumakta bu kadar geciktiğim için affetmeyeceğim kendimi. Hemşehrim İhsan Oktay Anar'la çok çok önceden tanışmak isterdim. 

Gelelim kitabı okurken hissettiklerime; başlar başlamaz yeniçeriler,  hem Arab'ı hem Uzun'u İhsanlar karşıladı bizi. İlk biraz korktum açıkçası tarihi roman okumaya alışkın olmadığımdan sanırım. Ama gel gelelim o güzel güzel ilerleyen hikayeler, birbirinden apayrı yerlerden kopup gelip birleşen enfes hikayeler ve hepsinin ana hikayeye bağlanışı öyle güzel bir tat bırakıyor ki insanın ağzında kitabı elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Bambaşka bir hikayeye yogunlaşırken taaa kitabın basında bahsedilen bir şeyin o anda hikayeye yeniden bağlanışını hayretler içinde okuyorsunuz. 

Hem hikayenin anlatılışı, hem betimlemeler hem de kurgu adeta film gibiydi. Kitabın felsefe boyutu ise apayrı bir keyif verdi bana. Hele onu fizikle birleştirişi öğrenim hayatı boyunca en sevdiği dal fizik olan benim için anlatılamayacak bir keyifti. Zaman ve zamansızlık kavramları, çizimlerle desteklenerek harika anlatılmıştı.  Arap İhsan Efendiyle başlayan hikaye, Bünyaminle enfes sonlandı. Tekrar ve tekrar okunulası.

12 Mart 2011 Cumartesi

İstanbul Hatırası

Eveeettttt 600 sayfaya yakın olan kitabı çok kısa bir sürede yalayıp yuttum. Ahmet Ümit zaten akıcı yazıyor bunu biliyorduk da yine de bu kendisine ait okuduğum ilk kitaptı. Katili bulmaya çalışmanın verdiği heyecan da hızlı okutuyor kitabı o ayrı mevzu da benim okuduğum ilk Ahmet Ümit kitabında katilleri şıp diye buluvermem pek olmadı aslında. Ama ona rağmen kitabı çok sevdim. 7 ayrı mekan 7 ayrı cinayet ve her cinayetin İstanbul tarihiyle olan inanılmaz ilişkisi. Her bir cinayette İstanbul'a ait enfes hikayeler. Kitap sırf İstanbul'u çok iyi anlattığı için bile okunmalı bence. Roma, Bizans, Osmanlı hikayeleri o kadar merak uyandırdı ki bende İstanbul'un tarihiyle ilgili yeni kitaplar okunacak diye fetva verdim kendime. 7 cinayetin 4.sünü okuduğum zaman ufaktan hissettim katili, güzel güzel varsayımlarım da vardı ve aynen de öyle çıktı kitabın sonu. Çok daha katakullili kitapları varmış Ahmet Ümit'in yine başka bazı enfes bilgiler veriyormuş onları da okuyacağız elbet.

5 Mart 2011 Cumartesi

Komadaki Sevgilim

Bu kitap da arka kapağını okuyup aldığım kitaplardan. İdefix’te kelepir kitaplardaydı, arka kapak ve konusu da ilginç gelince alıp okuyayım dedim. Okuma sürecim boyunca beni “okuma” fikrinde uzaklaştıran bir kitap oldu. Kötü olduğundan değil de peşpeşe bir sürü sürükleyici ve akıcı kitap okuduktan sonra zor oldu ite kaka okuması açıkçası. Kitap 3 parça halinde; ilki Karen’in komaya girme süreci, daha sonra Karen komadayken yaşananlar ve son olarak da Karen’in uyanışından sonra gerçekleşenler. Aslında biraz modern zaman eleştirisi diyebiliriz kitaba. Kötü yaşanan hayatlar, zamanın hızla akması değişimin hızlı olması ve cok cabuk ayak uydurulması vs. 17 yıl uyuyan bir insanın uyandıgında o dünyaya bakışı  anlatılıyor. Beslendiği konu çok daha güzel hikayelendirilebilirdi. Daha yaratıcı olunabilir o psikoloji daha iyi öğrenilip daha iyi aktarılabilirdi belki. Değişik bi fikirden yola çıkılmış ama kitap bence olmamış.