21 Aralık 2012 Cuma

Siddhartha

Siddharta için kimi insan söyleyecek, anlatacak çok şey buluyor ama nedense benim için klişe bir kaç kitaptan öteye geçemedi. Okurken hissettiğim şeyler Işık Bahçeleri ve Simyacı’dan çok farklı değildi.

Siddharta’nın Brahmanlık’tan, Samanalık’a geçişi, sonra Gotama ile tanışması ve onun felsefesini öğrenişi ve son olarak arayışı bırakarak kendini ticarete atmasını okuyoruz.
Aslında güzel  bir eleştiri, dünyevi zevklerin gelip geçiciliği konusunda, ama sanırım ben daha derin bir Buddha felsefesi okuyacağımız zannetmiştim bu hayal kırıklığı ondan. 

Hermann Hesse’nin diğer kitaplarını da okuyacağım Bozkırkurdu ve Boncuk Oyununu belki daha sonrasında döner bir kez daha okurum Siddhartha’yı ama anlamlar arayan, düşüncelere dalan bir insan olmadığım için beni çok saracak bir kitap olamayacak.

Goodreads’te Gorfo adlı bir kullanıcı bu kitap için çok güzel bir yorum yapmış, paylaşmaktan kendimi alamadım “This is the kind of book that people say they like because they're too afraid to admit they don't understand its spiritual mumbo jumbo.”