Şimdi geçtiğimiz ay İhsan Oktay Anar'ın son kitabı Yedinci Gün de yayımlanınca farkettim ki iç kitabın ardından epey ara vermişim Anar okumaya. Zamanı gelmiş diyerek kronolojik sırayla devam ettim Amat'ı okumaya.
İlk önce itiraf etmeliyim kitabın son sayfasına kadar ne zaman çıkacak piyasaya Uzun İhsan diye bekledim ama çıkmadı. 3 kitaptan sonra ister istemez bekliyor insan ama bu sefer bir degisiklik oldu ve çıkartmadı karşımıza.
Kitap boyunca serin sularda Amat (Elif, mim, elif, te) adlı gemideyiz. Salı günü sefere çıkan (salı günü sefere çıkmanın uğursuzluk getiridiğine inanılıyor) bu gemideki 247 mürettebatın hepsi de günahkar. Ve hikayenin arasında bu günahların neler olduğunu yine kopan geri gelen hikayeler olarak okunuyor.
Diyavol Paşa ve hikayesi, Amat'ın nasıl yapıldığının hikayesi kitap sonuna doğru açıklığa kavuşuyor. Bir sürü karakterin bir sürü hikayesi, denizcilik terimleri ve diğerleri. Aynen benim bu yorumum gibi bölük pörçük anlamlı anlamsız cümleler bütünü güzel bir kitap Amat. İhsan Oktay Anar'ın en iyisi değil belki ama tipik bir Anar kitabı.