22 Kasım 2010 Pazartesi

Rüzgarın Gölgesi


Kitabı Barcelona tatilim öncesi canım Chill Is arkadaşımın tavsiyesi üzerine almıştım. Kitapta Barcelona çok iyi tasvir edildiğinden, okurken oradaymışcasına sokakları, mekanları hayal edebileceğimden bahsetmişti hakikaten de öyle oldu. Kitaba başladığım haftasonu Barcelona'ya gittim ve döndüğümde de kitabı bitiriverdim bir çırpıda. 

Tibidabo'yu gezmedim. Aslında Barcelona'ya bir kez daha gidebilmek için geride gezilmedik bir kaç yer bıraktım doğru, o yüzden Tibidabo sokaklarını hayal edemedim ama diğer tüm sokaklar isimler hep tanıdıktı. Bir kitabın peşindeki macerayı konu alan kitabın beni içine alması hiç zor olmadı. Hep bana ilginç ve çekici gelmiştir bir kitaptan ya da bir filmden etkilenen insanlar bunu felsefe edinmeleri falan. Bu kitapta da böyleydi aynen. 

Unutulmuş Kitaplar Mezarlığında küçük Daniel'in seçtiği "Rüzgarın Gölgesi" adlı kitap ve ardından yaşadığı serüvenleri güzel bir kurguyla anlatıyor. Gönül isterdi İspanyolcam roman okuyacak kapasitede olsun ve bu kitabı İspanyolca orijinalinden okuyayım ama henüz namümkün. Adeta içinde her şeyi barındıran filmler gibi aşk, ihtiras, yalan dolan her şey var kitapta ama bunların uyumuna öyle bir kaptırıyor ki insan kendini okurken, kitabın sonuna geldiğinde olaylar çözülürken garip tepkiler verebiliyor. 

Ah bir de o hayran olduğum hispanik isimler yok mu, Daniel, Beatriz, Penelope, Fermin Romero de Torres, okuması bile melodik. Hakkında yorum yazdığım ilk kitap olarak raflardaki yerini alan bu canım kitap beni hispanik kültürün diğer kitaplarını okumaya da yönlendirmiyor değil. Barcelona seven, gidip görmek isteyen ve hatta gidip gören herkese tavsiyedir benden. Gidip yerini araştıran arkadaşım Tibidabo No:13'te öyle bir malikane olmadığını söylüyor ama Daniel ve Fermin'in ve hatta Beatriz'in maceralar yaşadığı o sokakları da gezmenin de hoş bir hissiyat olacağını düşünüyorum.