15 Mayıs 2011 Pazar

Albaya Mektup Yok

Yavaştan Marquez ısınmalarına Benim Hüzünlü Orospularım ile başladığım bir diğer kitap da Albaya Mektup Yok 80 sayfalık incecik bir kitap. Tabiri caizse bir solukta okunuyor. Kısa, küçük, güzel ve sıcak bir öykü. Romanlardan aldığım tadı ve hazzı alamıyorum öykülerden ama bu öykünün samimiyeti hoşuma gitti. 

Her okuduğum hispanik kitaptan sonra olduğu gibi bunda da keşke Kolombiyalı Marquez'in elinden çıkan orijinal İspanyolca metni okuyabilecek seviyede olsaydı İspanyolcam diye dövündüm ama ne çare. Umudu kaybetmemenin ne demek olduğunu yer yer çaresizliğin bu şekilde üstesinden gelindiğini anlatıyor. Her cuma sabırla 15 yıldır beklediği mektubun geleceği umuduyla uyanan bir albayımız var. Marquez'in daha önceki kitabında olduğu gibi yine ana karakterlerimizin isimlerini bilmiyoruz, albay ve karısı olarak tanıyoruz onları. Gelmeyen mektupla ve "elinin körü" tabiriyle sonlanıyor kitap. Sevimliydi.