9 Eylül 2015 Çarşamba

Biz

Uzun zamandır kütüphanemde bekleyen kitaplardandı. Ve daha önce bu minvalde bir distopya okumadığım için (gerçi Saramago’nun Ölüm bir varmış bir yokmuş’unu okumuştum ama aynı sınıfa koyamam ikisini sanırım) kendimi hazır hissetmek için beklettiğim bir kitaptı. Nitekim okurken de anlarken de zorlandım. Çevirisinin orijinal dil Rusça’dan değil de İngilizcesinden çevrildiğini okudum bir yerlerde, biraz da akıcılığını yakalayamamam ondan sanırım.

Kitabımız D-503 isimli bir TekDevlet vatandaşı tarafından yazılıyor. Evet yanlış değil, kişilerin isimleri yok sayıları var. Herkes TekDevlete itaat etmiş vaziyette ve sistem insanlar ruhsuzlaştırılarak tıkır tıkır işliyor. Hatta ruhunu hissedenler, onu sorgulayanlar hastalanmış olarak nitelendirilip tedavi ediliyor dahası sonuç alınamayanlar bir çeşit idama maruz bırakılıyor. İnsanlar camdan binalarda her şeyleri herkes tarafından görülecek şekilde yaşıyor, sevişecekleri günler bile kan seviyelerindeki hormon artışları belirlenerek TekDevlet’in izin verdiği gün, izin verdiği kişilerle gerçekleştiriliyor.

Kahramanımız D-503 dahi bir matematikçi (olaylara bu açıdan bakması hep matematiği ön sıralarda tutması çok hoşuma gitti) ve yıldızlarası seyahat edebilecek bir makine olan ENTEGRAL’in birinci yapıcısı. Derken hayatına giren başka bir sayı olan I-330 ile ruhunu farkediyor, düşünmeye başlıyor, kalp çarpıntısının ne olduğunu görüyor. Ancak, bundan mutlu olmadığı gibi kurtulmaya da çalışıyor ilk başlarda.

Yapılan bir devrimin hiçbir zaman son devrim olmayacağını, sonsuzluğun olmadığı gibi en son devrim diye bir şey de olmayacağı çok güzel anlatılıyor romanda. İnsanların nasıl makineleştirilebildiğini göstermesi, aslında bir boyunduruk altında yaşamamanın insanın kolaya kaçan bir yapısının varlığından olduğunu hissettirmesi ve öte yandan özgürlüklerin de ne denli önemli olduğunu gözümüze sokmasıyla enfes bir roman. Memleketin çığrından çıktığı bu günlerde başka bir bakış açısı edinmek isteyenler için tavsiye ederim kesinlikle.