Uzun zamandır kütüphanemde
bekleyen kitaplardandı. Ve daha önce bu minvalde bir distopya okumadığım için
(gerçi Saramago’nun Ölüm bir varmış bir yokmuş’unu okumuştum ama aynı sınıfa
koyamam ikisini sanırım) kendimi hazır hissetmek için beklettiğim bir kitaptı.
Nitekim okurken de anlarken de zorlandım. Çevirisinin orijinal dil Rusça’dan
değil de İngilizcesinden çevrildiğini okudum bir yerlerde, biraz da akıcılığını
yakalayamamam ondan sanırım.
Kitabımız D-503 isimli bir
TekDevlet vatandaşı tarafından yazılıyor. Evet yanlış değil, kişilerin isimleri
yok sayıları var. Herkes TekDevlete itaat etmiş vaziyette ve sistem insanlar
ruhsuzlaştırılarak tıkır tıkır işliyor. Hatta ruhunu hissedenler, onu sorgulayanlar
hastalanmış olarak nitelendirilip tedavi ediliyor dahası sonuç alınamayanlar
bir çeşit idama maruz bırakılıyor. İnsanlar camdan binalarda her şeyleri herkes
tarafından görülecek şekilde yaşıyor, sevişecekleri günler bile kan
seviyelerindeki hormon artışları belirlenerek TekDevlet’in izin verdiği gün,
izin verdiği kişilerle gerçekleştiriliyor.
Kahramanımız D-503 dahi bir
matematikçi (olaylara bu açıdan bakması hep matematiği ön sıralarda tutması çok
hoşuma gitti) ve yıldızlarası seyahat edebilecek bir makine olan ENTEGRAL’in
birinci yapıcısı. Derken hayatına giren başka bir sayı olan I-330 ile ruhunu
farkediyor, düşünmeye başlıyor, kalp çarpıntısının ne olduğunu görüyor. Ancak,
bundan mutlu olmadığı gibi kurtulmaya da çalışıyor ilk başlarda.
Yapılan bir devrimin hiçbir zaman
son devrim olmayacağını, sonsuzluğun olmadığı gibi en son devrim diye bir şey
de olmayacağı çok güzel anlatılıyor romanda. İnsanların nasıl
makineleştirilebildiğini göstermesi, aslında bir boyunduruk altında yaşamamanın
insanın kolaya kaçan bir yapısının varlığından olduğunu hissettirmesi ve öte
yandan özgürlüklerin de ne denli önemli olduğunu gözümüze sokmasıyla enfes bir
roman. Memleketin çığrından çıktığı bu günlerde başka bir bakış açısı edinmek
isteyenler için tavsiye ederim kesinlikle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder